15 Aralık 2012 Cumartesi
ESKİ İZMİR'İN İLK SİNEMALARI..
"İzmir, bir prenses gibidir,
Güzel şapeli ile,
Çağrısını durmadan yanıtlayan
Mutlu baharı ve..
Bir vazo içindeki çiçekler arasında
Gülümseyen kümeler gibi, denizinde
Adeta oyulmuş adacıkları ile.."
Victor Hugo'nun bile yukarıdaki satırlarda hayranlığını gizleyemediği, Asya Türkiyesi'nin en büyük kenti İzmir'de açılan ilk sinema, 1909 yılında "Pathé Freres Sinematografhanesi" adıyla açılır.
"Sinema" İzmirliler için ilgi gören bir şenliktir. Ama aynı zamanda iyi gelir sağlayan bir sanat etkinliği ve bir gösteri.. Belki de bu nedenledir ki, Pathé Sinemasındaki ilk gösterilerden başlayarak İzmir'in yoksul insanlarına yardım etmek için gösteriler yapma geleneği uzun yıllar sürecek, bu özel gösterilerden sağlanan gelir, yardım gerektiren yerlere aktarılacaktır..
Ahenk Gazetesi, Pathé Sinemasının yeni programının 13 Ocak 1910'dan itibaren başlatılacağını bildirir. "Yemekten evvel ve sonra gösterilecek fevkalade manzaralar" ile belgesellerden söz edilmektedir. Bu belgesellerden biri hükumetin özel izniyle beş metre kadar yakınlaşarak çekilmiştir. Bu, Osmanlı Padişahı Beşinci Mehmed Reşad'ın hazır bulunduğu bir resmigeçittir ve Pathé Freres kameramanları tarafından çekilmiştir..
Sinema ile İzmir'de hayat gerçekten değişmiştir. "Ramazan-ı Şerif"e özgü gösteriler düzenlenmekte, iftar namazından sonra "vasati saat 9:30" da kent halkı Kordon ya da Beyler Sokağındaki ya da İkiçeşmelik'teki sinema salonlarına çağrılmaktadır. Geleneksel Türk tiyatrosu etkinlikleri, ünlü "hayal" gösterileri geride kalmış, sinema ön plana çıkmıştır.. Kısa belgeseller, komediler, trajik olayların anlatıldığı filmlerden oluşan bu programlar ya da bazen bir orkestra eşliğinde izlenen "yaşayan resimler" İzmirlilerin sosyal yaşantısını da etkileyecektir. Ama öyle görülüyor ki, bir kısım İzmirli sinemadan hoşnut değildir. 18 Şubat 1912 tarihli Ahenk Gazetesinin haberine göre ; Müslüman izleyiciler sinemaya gitmenin günah olup olmadığı, dinsel açıdan uygun olup olmadığı ile ilgili bir tartışma başlatmış, İkiçeşmelik çevresinde oturan kişiler topladıkları imzalar ile bir dilekçe hazırlayıp şehrin valisine başvurmuşlar ve "mukadderat-ı İslamiye"nin sinematografhanelere girmesini yasaklamasını istemişler.. Bunu başardıkları da anlaşılıyor çünkü, Vali Celal Bey'e, İkiçeşmelik ahalisince altı yüzden fazla imzayı içeren bir teşekkür mektubu sunulmuş !..
Bu yasaklamanın Müslüman İzmirliler üzerinde ne denli etkili olduğu, yasağın ne denli sürdüğü ve uyulup uyulmadığına dair fazla bir bilgi olmasa da ; gösteriler Karşıyaka'ya ve Kokaryalı'ya da sıçramıştır..
O yılların sinema salonları sadece bir eğlence merkezi değil, aynı zamanda bilgi alma alanıdır. Belgeseller ve "Pathé Gazetesi" (Journal) sinemaların değişmez gösteri malzemesidir. Dünya ve Türkiye, çok merak edilen Osmanlı Padişahı, Birinci Dünya Savaşı günleri, sinema salonlarında öğrenilmektedir. Örneğin, Birinci Dünya Savaşı'nı görerek "Harp Gazetesi"nden izlemiştir İzmirliler. 1915 Haziran ayında Milli Kütüphane Sineması "Harp Gazetesi" gösterdiğini duyurarak izleyicisini çoğaltmaya çalışmaktadır. Aynı salonlar kuşkusuz propaganda amaçlı filmlere de sahne olur ya da çok beklenen anların ya da olayların tanıklığına da..
1922 Aralık ayı.. İkiçeşmelik'teki Ankara Sineması, Sakarya Meydan Muharebesi-Türk, Yılmaz, Yıkılmaz" filmini göstermektedir ; şöyle bir ilan ile :
"Alçak Yunan'ın ciğergahına saplanan parlak süngülerimiz düşmanı Sakarya'da nasıl boğdu ? Cesur teyyarecilerimizin düşman teyyaresini iskatı (düşürmesi), kahraman süvari ve akıncılarımızın kundakçıları kılıçtan geçirmesi, muktedir (etkili, güçlü) topçularımızın düşmana göz açtırmayan şarapnel yağmurları ve bütün bu hakikaların muhterem mürettibi (düzenleyicisi) büyük gazimiz Mustafa Kemal Paşa ve onun büyük kıymetli arkadaşları bugün İkiçeşmelik'teki Ankara Sineması'nda gösteriliyor. Esir kafileleri ve saire ayrıca büyük bir facia dramı. Her Cuma ve Salı saat 2:00'de hanımlara, her gün saat 5:00'te beylere..
Ankara Sineması. Müdür Cemil.."
Sinema sadece salonlarda yaşanan bir olay değildir. 9 Eylül 1924'de, İzmir'in kurtuluş bayramında ; törenlerde bulunmak üzere Ödemiş, Aydın ve diğer bölgelerden insanlar akın akın gelmektedir. Aynı töreni çekmek için Kemal Film operatörlerinin de İzmir'e geleceği belirtilmektedir.
İzmir, 1950'li yıllara dek sinema hayatının varlığı ve canlılığı açısından İstanbul'dan sonra gelen ikinci kent olma özelliğini korumuştur..
( OĞUZ MAKAL'IN YAZILARINDAN DERLENMİŞTİR )
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder