5 Kasım 2012 Pazartesi

DEREDEN, TEPEDEN İZMİR !..



   Çocukluğumda, Karşıyaka'da oturan dayımlara gittiğimizde mutlaka bindiğimiz faytonlar.. Ben, sürücü yanındaki yerimi hemen alırdım.. 400-500 metrelik mesafeyi büyük bir keyifle içime sindirirdim..
   Sonraları, gençliğimde de bindiğim oldu ama, doğal olarak çocukluktaki gibi zevk almadım.. Öğrenci bütçesini zorlayacak kadar da pahalılaşmıştı bu arada herhalde !..
   Geçenlerde öğrendiğime göre ; bu arabalara eskiden İzmir'de, "Karoça" veya "Karoço" denirmiş. İtalyanca "Araba" anlamına gelen "Carozza"dan geliyormuş..
   Kadifekale'nin eteklerinden başlayıp Kemeraltı'na kadar uzanan eski mahallelerde yaşayanlar ile Eşrefpaşa- Yapıcıoğlu-Halil Rıfat Paşa ve Karataş-Göztepe sakinlerinin, kent merkezine ya da tramvay hattına ulaşmak için faytonlardan başka kullanabilecekleri işlevsel ulaşım aracı bulunmuyormuş.. Belirtilen bölgelerin dar ve dik sokaklarına faytonlar bile zorlukla girip çıkabiliyormuş..
   Keçecileriçi'nde bir dernekleri bulunan faytoncuların, kentin hemen hemen her tarafında durakları varmış. Belediye fayton duraklarını düzenlemiş ve duraklardan kentin çeşitli yerlerine gidilecek mesafeye göre bir de fiyat tarifesi oluşturmuş.. Fiyat tarifesinin, faytonların görünür bir yerine asılması şartı da konmuş.. Müşterilerin faytonu on dakika bekletme hakları bulunuyormuş. Daha fazla bekletme durumunda, her saat için 125 kuruş ödenmesi gerekiyormuş.. Bu ücret bayram günlerinde 160 kuruşa yükseltiliyormuş..  1930'lu yıllarda da geçerliliğini sürdüren bu fiyatlar, tahmin edileceği gibi, İkinci Dünya Savaşı etkisiyle artırılmış..
   1934 yılı verilerine göre ; İzmir'de 21 durakta çalışan, 205 adet kayıtlı fayton bulunuyormuş..

   

   Yalnız faytonla çıkılabilen yukarı semtlere doğru yavaş yavaş açılan yollar ve götürülen belediye hizmetleri, her büyük şehir gibi İzmir!in başına da bir dert getirir : Gecekondulaşma !..
   İzmir'de ilk gecekondulaşma 1950'den sonra başlamıştır.. Meles Çayı vadisinin batı yamaçlarından, Kadifekale sırtlarına doğru.. Sonra da, belediyenin engellemesiyle Bayraklı sırtlarına geçmiştir..
   1948 yılında, Türkiye'deki büyük kentlerde, gecekondu sayısı 25-30.000'den ; 1960 yılında 240.000'e çıkmıştır !..
   1960 yılında gecekondu nüfusunun, toplam kent nüfusu içindeki payı İzmir'de % 33,42'dir.. Halbuki bu oran ; Ankara'da  % 60 ; İstanbul,Adana ve Erzincan'da % 50'dir..
   Yine 1960 yılı Mesken Şartları Anketi'ne göre ; toplam kent meskenleri içinde gecekonduların oranı : İzmir'de % 24,4 ; Ankara'da % 64,60 ; İstanbul'da % 39,55'dir..
   İzmir'de ilk gecekondulaşmayı başlatanlar ; küçük çapta ticaretle uğraşan Kayserililer, inşaat işçisi Konyalılar, kalifiye işlerde çalışan Karslılar, mevsimlik tarım işlerinde çalışan Mardinliler olmuştur..



   İzmir'in yapılaşmasında ilk toplu konutlar ; 1950'lerin ortalarında, Karşıyaka Bostanlı Kooperatif Konutları, Hatay Caddesi'nde Hakim Evleri ve Basın Sitesi'ndedir..
   Çok katlı yapılaşmanın ilk örnekleri Alsancak'ta görülür. 1954 yılında ilk 6-7 katlı apartmanlar Birinci Kordon'da dikilmeye başlamıştır..
   1950-54 arasında İzmir'de şunlar yapılmaya başlamıştır :
    Salhane'de, 1952'de hayvan pazarı..
    İnciraltı'nda 66 plaj evi ve 3 dükkan...
    Güzelyalı ve Varyant'ta halk apartmanları.. 1953 yılında temeli atılan Güzelyalı'daki 24 dairelik halk apartmanı 1956'da bitti.. Varyant'taki halk apartmanı ise, 1959 yılında öğrenci yurdu olmuştur..
   Merkezde ve Eşrefpaşa'da 1953 yılında temeli atılan nikah daireleri, 1956 yılı 24 eylülünde hizmete girer.. Aynı gün, Bayramyeri yeni saat kulesi de açılmıştır..
   14 Şubat 1955'de Alsancak Limanı temeli atılır..
   Basmane 9 Eylül Meydanı ve havuz, 1958'de düzenlenir..

  

   Bir de Sarı Kışla olayı var...  Yine 1950'li yıllarda Sarı Kışla, beş büyük askeri bina yapılması karşılığında belediyeye geçer..  Varyant'ta bir bina, Hatay Caddesinde kışla binası, süvari atları için ahır, Komutanlık binası, Ordu Evi  ve Askerlik Şubesi.. Bunların hepsi yapılıp bitirildikten sonra yıkım başlayacaktır ve nihayet, 30 mayıs 1955 günü yıkım başlar..  1960 yılında ise, yıkım hala devam etmektedir !..  
   1960 yılında, tutuklular Buca'daki yeni cezaevine nakledildikten sonra, Milli Kütüphane ile Devlet Hastanesi arasındaki cezaevi de yıkılmaya başlar..

1 yorum: