İzmir'de bugünkü anlamda düzenli gösterilerin yapıldığı ilk tiyatro, 1775 yılında, Amatör Tiyatrocular Topluluğu tarafından oluşturulmuştur. Bu grubun temsiller verdiği tiyatro binası, 1797 yılında şehirde çıkan karışıklıklar sırasında yanmıştır. Bu tiyatro hakkında, yaklaşık elli yıl sonra, La Spectateur Oriental Gazetesi, 20 Şubat 1824'de şunları yazmıştır :
"Bundan kırk elli yıl öncesinde, ticaret yaşamının parlak günlerinde, İzmir çok çeşitli eğlence yerlerini barındıran bir kentti ve bu nedenle Doğu'nun Küçük Paris'i diye anılıyordu. Kentin diğer sosyal ve kültürel kuruluşlarının yanında, tiyatro amatörlerinin parasal katkılarıyla inşa edilip işletilmekte olan güzel bir de tiyatrosu vardı. Bu amatörlerin bir kısmı, yeteneklerini İzmir'in seçkin Avrupalı sosyetesi önünde bizzat sergilemekten de zevk alan kişilerdi.."
Kısacası ; İzmir'in tiyatro ile tanışması, hele diğer büyük Osmanlı kentleriyle karşılaştırılacak olursa, epey erken tarihlerdedir..
Gerçekte İzmir'i hiç görmemiş olan bazı Batılı yazarların bile, tiyatro yapıtlarının konularını İzmir'den seçtikleri görülmektedir. Örneğin Carlo Goldani'nin İzmir Emprezaryosu adlı eserinde olduğu gibi.. Oyundaki emprezaryo, tamamen düşsel bir karakter de olsa, olayların İzmir'de geçmesi bir bakıma, kentin o dönemde ulaştığı ünü ve sosyal kültürel düzeyi kanıtlamaktadır.
İlk tiyatro, yandıktan sonra 1824 yılına kadar zaman zaman Frenk Gazinosu'nda etkinliklerini sürdürmüştür.
23 Aralık 1824 tarihli gazeteler ise, İzmir'in yeni tiyatrosunu tanıtmaktadırlar.. La Spectateur Oriental ; "Philip Octave.. Sayın halkımıza, kendilerine hoş bir eğlence sunabilmek üzere Il Vecchio, Buriato da Un Finto Astronomo Ossia Lo Sposalizio d'un Avocato adlı bir pandomim-bale gösterisi temsil edeceğini duyurmaktan kıvanç duyar.."
İzmir'de tiyatro etkinlikleri daha çok kış aylarında yoğunlaşmaktadır. Yaz aylarında ise, iklim gereği, yabancılar ve varlıklı azınlıklar çevre köylerine gitmektedirler. Buna rağmen, aşağıdaki gazete haberi, yazlık alanlarda bile gösterilerin devam ettiğini göstermektedir :
" Deux Billets" ( İki Bilet ) ve Le Retour Imprevu ( Beklenmeyen Dönüş ) adlı yapıtlar, aslında bazıları Fransızca'ya çok da hakim olmayan genç oyuncular tarafından, olabildiğince iyi temsil edilmiştir. Özellikle 'Beklenmeyen Dönüş'te Mme.Bertrand, alkışlarla karşılanan, çok başarılı ve doğal bir rol yeteneği sergilemiştir.."
Théatre des Amateurs de Boudja (Buca Amatörler Topluluğu Tiyatrosu) tiyatro grubunun 27 Haziran 1829 Cumartesi günü Buca'da, kalabalık ve seçkin bir seyirci topluluğuna sunduğu gösteriye ait bu haber La Courrier de Smyrne gazetesinin 5 Temmuz 1829 tarihli sayısında yayımlanmıştır..
Kentte tiyatroların ve tiyatro oyunlarının hemen daima gündemde olması, İzmir'e gelen yabancı gezginlerin bir çoğunun da dikkatini çekmiştir. Bunlardan biri, masallarıyla dünyaca ünlenmiş Hans Christian Andersen' dir. 1838 yılında vapurla yapmış olduğu bir gezinin izlenimlerini aktardığı A Poet's Bazaar adlı yapıtında Andersen, kıyıya çıkınca ilk olarak bir tiyatro afişiyle karşılaştığını yazar. Bu, bir Fransız tiyatro trupunun, Les Premiers Amours ( İlk Aşklar ) ve La Reine de Seize Ans ( 16 Yaşındaki Kraliçe ) adlı temsillerinin afişidir..
İzmir'deki tiyatro etkinliklerinden bahseden bir diğer ünlü yazar da, Gustave Flaubert'tir. 1850 yılında kentte birkaç gün kalan yazar, bu kısa süre içinde Fransız kumpanyası Daiglemont trupunun temsil ettiği Passe Minuit ( Gece Yarısından Sonra ) ve La Seconde Année ( İkinci Yıl ) adlı oyunları izlediğini gezi notlarında belirtmiştir..
Yine 1843 yılında, kentte yalnızca bir gün kalabilen Gerard de Nerval, o akşam tiyatroda Donizetti'nin bir operasını izlediğini belirtir..
Andersen Flaubert Nerval
Gökhan Akçura, "İzmir Şehir Tiyatrosu" adlı kitabında ; 1841 yılında İzmir'de Théatre Euterpe adlı yeni bir tiyatro binasının hizmete girdiğini anlatır.. 1874 yılına ait bir haritanın incelenmesinden, bu tiyatronun o yıllarda var olduğu ve Rue des Roses ( Gül Sokak ) üzerinde yer aldığı anlaşılmaktadır. Dönemin gazeteleri salonun yaklaşık 400 kişilik olduğunu, iki sıra loca, amfiteatr şeklinde bir galeri ve çoğu numaralı sıraların bulunduğu bir parterden oluştuğunu yazmaktadırlar..
1860'lı yıllarda ise, Théatre de Smyrne ( İzmir Tiyatrosu ) devreye girer. Euterpe Tiyatrosu'nun bulunduğu Gül Sokağın paralelindeki Garbi Sokak'tadır bu tiyatro, bu yüzden de sokak Rue de Théatre (Tiyatro Sokağı) diye adlandırılır.
"İzmir Tiyatrosu" 16 Kasım 1884'deki büyük yangında yanmıştır. Bu yangından sonra kentte, tiyatro etkinlikleri Apollon Tiyatrosu ve benzeri yerlerde sürdürülmüştür. Bunlardan biri de Alhambra ( Elhamra ) Tiyatrosu olmuştur. Stanboul gazetesinin 9 Haziran 1885 tarihli haberine göre ; bir İtalyan trupu, burada La Traviata'yı temsil etmiştir..
Stamboul Gazetesi sekiz yıl önce de, 7 Kasım 1877'de, opera oyuncularının, M. Labruna adlı, Mısır'dan İzmir'e gelmiş bir emprezaryo tarafından getirtildiğini, 1878 yılı başlarında da La Favorite ve Ruy Blas oyunlarını temsil ettiklerini de yazmıştır.. Aynı gazetenin 17 Ocak 1878 tarihli sayısı ; İstanbul'un bile böyle bir olanaktan yoksun olduğuna ve bu yönden İzmir'in, sanatsal etkinlikler açısından, çok iyi durumda olduğuna dikkat çeker..
Yine bu yıllarda Türk halkına yönelik tiyatro etkinlikleri de yavaş yavaş başlamıştır. Efdal Sevinçli'nin "İzmir'de Tiyatro" adlı kitabından ; İstanbul'dan bir Ermeni trupunun, 1862-64 yılları arasında İzmir Tiyatrosu'nda temsiller verdiğini öğreniyoruz..
Türk halkına hitap eden Türkçe tiyatro gösterileri ise 1880'lerin ortalarından sonra oynanmaya başlamıştır. Bu temsiller, genellikle İstanbul'dan gelen ve oyuncularının hemen tümü Ermeni asıllı olan tiyatro trupları tarafından oynanmaktadır.
1887 yılında, Ramazan ayı içinde, Bekliyan Efendi'nin yönetimindeki "Temaşa-i Osmani" adlı tiyatro kumpanyası İzmir'de Fransızca ve Türkçe temsiller vermiştir. Aralarında Virgini Karakaşyan ve Şirinyan gibi ünlü kadın oyuncuların da yer aldığı bu trup ; Ango'nun Kızı, Girofle Girofla, Orfe'nin Cehenneme Girişi ve Güzel Helen gibi Fransızca ; Arif'in Hilesi, Pembe Kız, Köse kahya ve Leblebici Horhor Ağa gibi Türkçe oyunları sergilemiştir.
1894 yılında ise, Birinci Kordon'da ( Bella Vista ), ünlü Sporting Club hizmete girer. Sosyal bir kulüp olmasının yanı sıra düzenli bir gösteri salonuna da sahip bulunmaktadır. 10 Ekim ve 4 Kasım 1894 tarihli Ahenk gazetesinde, Paris'ten bir tiyatro kumpanyasıyla anlaşıldığı ve kulüp salonunda temsiller vereceği yazmaktadır..
İzmir'deki tiyatro etkinliklerinden bahseden bir diğer ünlü yazar da, Gustave Flaubert'tir. 1850 yılında kentte birkaç gün kalan yazar, bu kısa süre içinde Fransız kumpanyası Daiglemont trupunun temsil ettiği Passe Minuit ( Gece Yarısından Sonra ) ve La Seconde Année ( İkinci Yıl ) adlı oyunları izlediğini gezi notlarında belirtmiştir..
Yine 1843 yılında, kentte yalnızca bir gün kalabilen Gerard de Nerval, o akşam tiyatroda Donizetti'nin bir operasını izlediğini belirtir..
Andersen Flaubert Nerval
Gökhan Akçura, "İzmir Şehir Tiyatrosu" adlı kitabında ; 1841 yılında İzmir'de Théatre Euterpe adlı yeni bir tiyatro binasının hizmete girdiğini anlatır.. 1874 yılına ait bir haritanın incelenmesinden, bu tiyatronun o yıllarda var olduğu ve Rue des Roses ( Gül Sokak ) üzerinde yer aldığı anlaşılmaktadır. Dönemin gazeteleri salonun yaklaşık 400 kişilik olduğunu, iki sıra loca, amfiteatr şeklinde bir galeri ve çoğu numaralı sıraların bulunduğu bir parterden oluştuğunu yazmaktadırlar..
1860'lı yıllarda ise, Théatre de Smyrne ( İzmir Tiyatrosu ) devreye girer. Euterpe Tiyatrosu'nun bulunduğu Gül Sokağın paralelindeki Garbi Sokak'tadır bu tiyatro, bu yüzden de sokak Rue de Théatre (Tiyatro Sokağı) diye adlandırılır.
"İzmir Tiyatrosu" 16 Kasım 1884'deki büyük yangında yanmıştır. Bu yangından sonra kentte, tiyatro etkinlikleri Apollon Tiyatrosu ve benzeri yerlerde sürdürülmüştür. Bunlardan biri de Alhambra ( Elhamra ) Tiyatrosu olmuştur. Stanboul gazetesinin 9 Haziran 1885 tarihli haberine göre ; bir İtalyan trupu, burada La Traviata'yı temsil etmiştir..
Stamboul Gazetesi sekiz yıl önce de, 7 Kasım 1877'de, opera oyuncularının, M. Labruna adlı, Mısır'dan İzmir'e gelmiş bir emprezaryo tarafından getirtildiğini, 1878 yılı başlarında da La Favorite ve Ruy Blas oyunlarını temsil ettiklerini de yazmıştır.. Aynı gazetenin 17 Ocak 1878 tarihli sayısı ; İstanbul'un bile böyle bir olanaktan yoksun olduğuna ve bu yönden İzmir'in, sanatsal etkinlikler açısından, çok iyi durumda olduğuna dikkat çeker..
Yine bu yıllarda Türk halkına yönelik tiyatro etkinlikleri de yavaş yavaş başlamıştır. Efdal Sevinçli'nin "İzmir'de Tiyatro" adlı kitabından ; İstanbul'dan bir Ermeni trupunun, 1862-64 yılları arasında İzmir Tiyatrosu'nda temsiller verdiğini öğreniyoruz..
Türk halkına hitap eden Türkçe tiyatro gösterileri ise 1880'lerin ortalarından sonra oynanmaya başlamıştır. Bu temsiller, genellikle İstanbul'dan gelen ve oyuncularının hemen tümü Ermeni asıllı olan tiyatro trupları tarafından oynanmaktadır.
1887 yılında, Ramazan ayı içinde, Bekliyan Efendi'nin yönetimindeki "Temaşa-i Osmani" adlı tiyatro kumpanyası İzmir'de Fransızca ve Türkçe temsiller vermiştir. Aralarında Virgini Karakaşyan ve Şirinyan gibi ünlü kadın oyuncuların da yer aldığı bu trup ; Ango'nun Kızı, Girofle Girofla, Orfe'nin Cehenneme Girişi ve Güzel Helen gibi Fransızca ; Arif'in Hilesi, Pembe Kız, Köse kahya ve Leblebici Horhor Ağa gibi Türkçe oyunları sergilemiştir.
1894 yılında ise, Birinci Kordon'da ( Bella Vista ), ünlü Sporting Club hizmete girer. Sosyal bir kulüp olmasının yanı sıra düzenli bir gösteri salonuna da sahip bulunmaktadır. 10 Ekim ve 4 Kasım 1894 tarihli Ahenk gazetesinde, Paris'ten bir tiyatro kumpanyasıyla anlaşıldığı ve kulüp salonunda temsiller vereceği yazmaktadır..
İkinci Meşrutiyet'in duyurulmasıyla Osmanlı ülkesinde akıl almaz bir hızla ortaya çıkan siyasal coşku ve bu coşkunun yansıması olan gösteriler, kendisine tiyatro sahnesinde de yer bulmakta gecikmez. Tiyatro, güncel politikanın içindedir artık. Öfkesini, hıncını dile getirmek için oyun yazmak en kolay yol olmuştur. Birbiri ardına Jön Türklerin serüvenlerinden, Abdülhamid'in yaptıklarına ve yaptırdıklarına değin uzanan içerikleri ile yeni yeni piyesler sahnelerde yerlerini alırlar.. Tiyatro artık bir tutkudur ve bu tutkuyu İttihat ve Terakki beslemektedir.. Öyle ki ; yenilikçi, öncü olmak sorumluluğunu yüklenen Cemiyet üyesi subaylar, Türk kadınının topluma katılımını sağlamak amacıyla, İzmir'deki Sporting Club'da, Şubat 1909'da bir gösteri düzenlerler. Amaçları, eşleriyle birlikte bu gösteriyi izlemektir. Ne var ki, kadınla erkeğin birlikte oyun izleyeceklerini duyan tutucu çevreler, kulübün etrafını sararak bunu engellerler !..
Bütün gösteriler Cemiyet denetiminde seyirciye sunulurken millileşme süreci, Hürriyet ve Türkleşmek sözcüğüyle bütünleşmiş ; yer adlarından topluluk adlarına değin doğal bir akış içinde "Türkleşmek" kampanyası başlatılmıştır. Örneğin Karşıyaka'da Manisalının Tiyatrosu'nda, 8 Temmuz 1909 tarihli Ahenk gazetesi haberine göre, Sahne-yi Hürriyet Türk dram kumpanyası, Kanlı Macera adlı beş perdelik oyunu oynamaktadır..
Ekim 1909'da İzmir'e gelen Milli Osmanlı Tiyatrosu, İzmir'de ve Karşıyaka'da ilgi çeker. Programlarındaki 31 Mart Vak'a-i İrticaiyyesini Musavver Yıldız'da Bir Vak'a" oyunu, siyasal-belgesel tiyatronun tipik bir örneği olarak seyircinin büyük beğenisini toplar..
Osmanlı donanmasını güçlendirmek amacıyla açılan kampanyalarda İzmir, tiyatro ve sinematografi gösterilerinde topladıkları paraları İane-i Bahriyye Komisyonu'na gönderir.
Nihayet, 1911 yılının Nisan ayında, Ahmet Cevdet Efendi yönetiminde, İzmirli gençler bir araya gelerek SAHNE-Yİ BEDAYİ MİLLİ TİYATRO HEYETİ' ni kurarlar. Bu haber, 14 Eylül 1911 tarihli Ahenk gazetesi tarafından verilmiştir..
1913 yılı Mart ayında, Sahne-yi Bedayi'nin, küçük bir ad değişikliğiyle, İZMİR SAHNE-İ BEDAYİ MİLLİ TİYATRO VE HEVESKARAN HEY'ETİ adıyla ortaya çıktığına tanık oluruz.. İşte bu topluluk, Milli Kütüphane'nin bir parçası olarak, Milli Sinema'nın yapım masraflarını karşılamak amacıyla, 10-11 Mart 1913 akşamları, Beyler sokağındaki Osmanlı Sineması'nda, İzmirli oyun yazarı Melekzade Fuad Bey'in, Edirne Müdafaası yahud Şükrü Paşa adlı "askeri milli dram"ını oynarlar..
1937-38 tiyatro sezonunda, İzmir Halk Evi, Türk Ocağı binası olarak yaptırılan bugünkü İzmir Devlet Tiyatrosu binasında, amatör tiyatro çalışmalarına Tırtıllar piyesi ile başlar...
Daha sonra, dönemin belediye başkanı Reşat Leblebicioğlu ve belediye meclis üyelerinin yardımları, rahmetli Avni Dilligil'in çabaları ve kurduğu kadroyla, İZMİR ŞEHİR TİYATROSU, 28 Şubat 1946'da, Strindberg Suçlu mu ? piyesiyle, Kültürpark Sergi Sarayı içinde tiyatro olarak hazırlanan yerde perdelerini açar. Topluluğun dağıldığı 10 Ekim 1950'ye kadar 44 telif piyes oynanır.. Kültürpark Sergi Sarayı'ndaki tiyatro 19 Aralık 1948'de yanınca, 15 Ocak 1949 gecesinden itibaren Halkevi Sahnesi'ne geçer..
Ekonomik sıkıntılar, yönetim boşluğu ve oyuncular arasındaki anlaşmazlıklar sonucu ; Belediye Meclisi kararıyla, İzmir Şehir Tiyatroları'nın dört yıllık çabası son bulur..
İZMİR DEVLET TİYATROSU, Muhsin Ertuğrul'un ikinci genel müdürlüğü döneminde, 1956-1957 tiyatro sezonunda açılır....
Bütün gösteriler Cemiyet denetiminde seyirciye sunulurken millileşme süreci, Hürriyet ve Türkleşmek sözcüğüyle bütünleşmiş ; yer adlarından topluluk adlarına değin doğal bir akış içinde "Türkleşmek" kampanyası başlatılmıştır. Örneğin Karşıyaka'da Manisalının Tiyatrosu'nda, 8 Temmuz 1909 tarihli Ahenk gazetesi haberine göre, Sahne-yi Hürriyet Türk dram kumpanyası, Kanlı Macera adlı beş perdelik oyunu oynamaktadır..
Ekim 1909'da İzmir'e gelen Milli Osmanlı Tiyatrosu, İzmir'de ve Karşıyaka'da ilgi çeker. Programlarındaki 31 Mart Vak'a-i İrticaiyyesini Musavver Yıldız'da Bir Vak'a" oyunu, siyasal-belgesel tiyatronun tipik bir örneği olarak seyircinin büyük beğenisini toplar..
Osmanlı donanmasını güçlendirmek amacıyla açılan kampanyalarda İzmir, tiyatro ve sinematografi gösterilerinde topladıkları paraları İane-i Bahriyye Komisyonu'na gönderir.
Nihayet, 1911 yılının Nisan ayında, Ahmet Cevdet Efendi yönetiminde, İzmirli gençler bir araya gelerek SAHNE-Yİ BEDAYİ MİLLİ TİYATRO HEYETİ' ni kurarlar. Bu haber, 14 Eylül 1911 tarihli Ahenk gazetesi tarafından verilmiştir..
1913 yılı Mart ayında, Sahne-yi Bedayi'nin, küçük bir ad değişikliğiyle, İZMİR SAHNE-İ BEDAYİ MİLLİ TİYATRO VE HEVESKARAN HEY'ETİ adıyla ortaya çıktığına tanık oluruz.. İşte bu topluluk, Milli Kütüphane'nin bir parçası olarak, Milli Sinema'nın yapım masraflarını karşılamak amacıyla, 10-11 Mart 1913 akşamları, Beyler sokağındaki Osmanlı Sineması'nda, İzmirli oyun yazarı Melekzade Fuad Bey'in, Edirne Müdafaası yahud Şükrü Paşa adlı "askeri milli dram"ını oynarlar..
1937-38 tiyatro sezonunda, İzmir Halk Evi, Türk Ocağı binası olarak yaptırılan bugünkü İzmir Devlet Tiyatrosu binasında, amatör tiyatro çalışmalarına Tırtıllar piyesi ile başlar...
Daha sonra, dönemin belediye başkanı Reşat Leblebicioğlu ve belediye meclis üyelerinin yardımları, rahmetli Avni Dilligil'in çabaları ve kurduğu kadroyla, İZMİR ŞEHİR TİYATROSU, 28 Şubat 1946'da, Strindberg Suçlu mu ? piyesiyle, Kültürpark Sergi Sarayı içinde tiyatro olarak hazırlanan yerde perdelerini açar. Topluluğun dağıldığı 10 Ekim 1950'ye kadar 44 telif piyes oynanır.. Kültürpark Sergi Sarayı'ndaki tiyatro 19 Aralık 1948'de yanınca, 15 Ocak 1949 gecesinden itibaren Halkevi Sahnesi'ne geçer..
Ekonomik sıkıntılar, yönetim boşluğu ve oyuncular arasındaki anlaşmazlıklar sonucu ; Belediye Meclisi kararıyla, İzmir Şehir Tiyatroları'nın dört yıllık çabası son bulur..
İZMİR DEVLET TİYATROSU, Muhsin Ertuğrul'un ikinci genel müdürlüğü döneminde, 1956-1957 tiyatro sezonunda açılır....
( KAYNAKÇA ; Rauf Beyru, "19. Yüzyılda İzmir'de Yaşam" ; Efdal Sevinçli, "İzmir'de Tiyatro" )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder