3 Ekim 2014 Cuma

ESKİ İZMİR VALİLERİ SERİSİ : KAMİL PAŞA...



İzmir'in eski ailelerinden Postacıoğulları'na mensup olan Mustafa Kamil Dursun (1878-1951), İzmir Posta Müdürü olan dedesi Mehmet Şükrü Efendi, İzmir Posta Telgraf Başkatibi olan babası Hafız Bekir Sıtkı Efendi'den sonra, 20 Eylül 1900 tarihinde Vilayet Mektubi Kalemi'nde çalışmaya başlamıştır. Bu görevinin yanı sıra Mekteb-i Sanayi'de Kitabet ve Tarih öğretmenliği ile vilayetin resmi yayın organı olan Aydın gazetesinde de yazarlık yapmıştır.. Onun "İzmir Hatıraları" adlı kitabından, Kamil Paşa'nın (üstteki foto) İzmir valiliği dönemine ait bazı ilginç bölümlerini paylaşmak istedim..
Bazı kısımlarını günümüz Türkçesine çevirdim..

Bir gün bir iki okul arkadaşımla Rıhtım'dan (I. Kordon) Dolma mevkiine (Konak) gelmiştim. Bir kısım halkın denizden gelmekte olan bir beylik vapura bakmakta olduğunu gördüm. Biz de bunlara katıldık ve seyirci olduk. Vapur, kışla rıhtımına yanaşır bir durum almıştı ki, hükumet konağından Vali Hasan Fehmi Paşa ile bir takım zatların bu rıhtıma doğru gelmekte olduklarını gördük.
Meğer İzmir valiliğine tayin olunan eski sadrazamlardan Kamil Paşa bu vapurda imiş.
Vapur sahile yanaştı ve Kamil Paşa maiyetiyle sahile çıktı. Karşılamaya gelen eski vali ve erkan kendisini selamladılar, sonra da hep beraber hükumet konağına gittiler..
Bu, Paşa'nın İzmir'e ikinci gelişiydi. Daha önce, ilk kez 1883 yılında, "efeler sorunu"nu çözmek için geçici görevle Aydın valiliği yapmıştı. Şimdi ise, 1895 yılı Kasım ayında, 1906'ya kadar kalmak üzere, yeniden atanmıştı ama şu anda küskün bir halde olduğu, yüzünden ve tavrından anlaşılıyordu..
Birkaç gün sonra hükumet konağı avlusunda yeni valinin fermanı okunacaktı. Vali, iç avluya bakan mermer salonun kapısında ; kumandanlar, vilayet erkanı, memurlar ve bir kısım halk da orada bulunuyorlardı. Ferman okundu ve bando selamlık havasını çalmaya başlayınca Kamil Paşa bunun tamamlanmasını beklemeden tören yerini terk etti ve makamına giderek oturdu. Herkes de valinin bu hareketinin hürriyetperver oluşundan kaynaklandığını sandı. Gerçekten de Kamil Paşa, İzmir'de bulunduğu süre içinde, işlerini özgürce yönetmiştir..
Kamil Paşa'nın gazetelerin yayın ve hareketlerine karşı hoşgörülü olması, çevrede fikri gelişmelere yol açmıştı. Bundan dolayı ara sıra İstanbul'dan verilen emirlerle geçici olarak yayınlara ara veriliyordu. Fakat bu ara vermelerden sonra, her defasında, gazete daha ileri hamlelerde bulunuyordu. İşte bu cüretkar yayınların sonucunda gazetenin yazarlarından, açık fikirli, güçlü bir kalem olan, hürriyetperver Tevfik Nevzat Bey, Sultan Abdülhamid'in emriyle Adana'ya sürgün edilmiş ve bir süre hapishanede kaldıktan sonra orada bir kuyuya atılarak boğdurulmak suretiyle feci bir şekilde hayatına son verilmiştir. Ve İzmir'de "Nevzat Bey Adana'da intihar etti" dedikodusu yaydırılmıştır. Fakat yine de bu savaşçı ruhlu kalemin İzmir ve çevresinde aşıladığı hürriyet fikri ve kıvılcımları söndürülememiştir..
Yine Kamil Paşa'nın zamanında şehrin büyük caddelerinin kesme taşlarla döşenmesi, Sanatlar Okulu'nun genişletilmesi, Karşıyaka tramvaylarının kurulması gibi uygar eserler meydana getirilmiş ve bunların yapılmasında o zamanlar belediye başkanı olan Eşref Paşa'nın yararları da olmuştur..
Eşref Paşa (aşağıdaki foto) sorumluluğu altına aldığı İzmir belediye başkanlığını, ondan önceki başkanların gıpta edeceği şekilde, iyi yapmış ve zamanın belediye gelirlerinin izin verdiği ölçüde şehrin temizliğine, suların kesintisiz akmasına ve halk ihtiyaçlarının sağlanmasına çalışmıştır..
Onun zamanında, bir defasında, kasaplar et narhının İzmir para piyasası itibarıyla 7 kuruştan bir çeyrek mecidiyeye çıkarılması konusunda ısrar etmişler ; Eşref Paşa etin okkasını her durumda 7 kuruştan satacaklarını ihtar etmiş. Bunlar kabul etmeyince derhal vilayetten civara telgraflar yazdırarak, şehre yakın kazalara adamlar göndererek, bu şekilde gelen koyunları kestirip çeşitli semtlerde açtırdığı kasap dükkanlarında halka 7 kuruştan sattırarak kasapları yola getirmiştir..

 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder