İzmir telefonla 1928 yılında tanıştı.. Telefon daha sonra telsiz ve internette yaşanan "sanal" aşkların, mektuptan sonraki ilk mekanıydı.. Muallim Şövalye Hasan Basri 1915 yılında yayımladığı "Telefonda Muaşaka (sevişme)" adlı kitabıyla belki de Attila İlhan'ın öncülüğünü yapmıştı ("Bela Çiçeği, 1962")
"Meraklısına Not : O yıllarda, özellikle İzmir'de bazı genç kızlar, telefonla beni arardı. Kimisi adını verir, kimisi vermez. Bazısıyla Kültür Park'ta ya da Karşıyaka'daki bir deniz kahvesinde buluşuruz, söyleşiriz. Bazısı 'meçhul' kalmayı yeğler, sadece telefonda söyleşir. Şiir işte bu sonuncu türden bir ilişkinin etkisiyle yazıldı. Kim olduğunu hala bilmediğim o genç kız, en çok da geceleri beni arar, o sıcak, biraz kırık sesiyle, dakikalarca konuşurdu. Ben de konuşurdum elbet. Allah bilir ona neler anlatırdım. Derken, dönüp dolaşıp onun benim neyim olduğu sorusuna takıldık.."
"Sen benim hiçbir şeyimsin
yazdıklarımdan çok daha az
hiç kimse misin bilmem ki nesin
lüzumundan fazla beyaz
sen benim hiçbir şeyimsin
varlığın yokluğun anlaşılmaz
galiba eski liman üzerindesin
nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
dudaklarınla cama çizdiğim
en fazla sonbahar otellerinde
üniversiteli bir kız uykusu bulmak
yalnızlığı öldüresiye çirkin
sabaha karşı öldüresiye korkak
kulağı çabucak telefon zillerinde.. "